16 Aralık 2014 Salı

İlâcı olmayan bir hastalıktır hasret,
içtiğin çay'da söylediğin türküde bile aklına gelir..

- Khaled Hosseini

11 Kasım 2014 Salı

 
Gidersen Yarım Kalır Devrimim Sevgili
Gidersen,
Başlar içimdeki ülkede ayaklanmalar.
Yüreğim,
Özledikçe büyüyen aşkına örgütlenir.
Her şehrimde seni yaşar kurtarılmış bölgem.

Sokaklarıma taşır her gün adaletsiz bir düzene karşı yapılan eylemler.
Meydanlarım, anıtlarım zamana haykırır.
Kederim grev çadırları kurar.
Sana akmak isteyen sesim ölüm orucunda.
Şekerli suya konuşur sustuklarını yalnızca.

Gidersen,
Sana hediye ettiğim türküler izinsiz yürüyüşe geçer.
Şiirim her dizesine pankart açar.
Sazım tellerini boykot eder.

Savunmam yapılır konuşmalarda.
Dağıtılan bildirilerde,
Gizli adreslerde,
Bodrum katlarında yapılan toplantılarda,
Eleştiri üzerine eleştiri alır.
Özeleştirimi bir tek sana yaparım.

Gidersen,
Yaz, kış her mevsim sonbahar olur.
Hani hangi yaprak düşse içinin titrediği.
Hani dallar kırgın.
Gökyüzü içli mi içli.
Dokunsan ağlayacak.
Aylardan Eylül ya hani.
Hüzün bulutları gözlerimde.
Sonra yağmurlar yağar yetim yüreğime.

Bir sabah,
Mitinglerde buluşur içimdeki binler.
Binler bir olur,
Bir ben,
Ben sen.

Ansızın
Gaz bombaları atılır içime.
Genzim yanar, kirpiklerimi yakar.
Avuçlarımdan nefes diye içime çekerim seni.

Çatışmalar başlar alanlarda.
Sol yanım çaresizce vuruşur sağımla.
Mantığım ruhumla.
Taşlar sopalar fırlar her yana.

Saçından sürüklenir sevdam.
Dizleri kanar,
Kaşı patlar,
Sert yumruklar oturur yüzüne,
Acımasız coplar kırılır belinde.

Göğsüme,
Tam da senin olduğun yere,
Tazyikli suyu yerim olanca hızıyla.
Yığılır kalırım öylesine bir duvar kenarına.
Dilimde çiğliğini beklemekte olan sloganımla.

Anlayacağın sevgili,
Gidersen içimdeki ülke olağanüstü hal durumda.

O gün,
Bir ilkbahar sabahı gibi önce ortalık sanki.
Sonra kuş seslerinin, yaprak salınışlarının, güneş parıltısının
Üzerinde ağır ve yorgun panzerler.
Tanklar arka sokaklarımdan geçer.
Başlar akşamüstü caddelerde jandarmaların gece devriyesi.

Bir cinayet olurum “faili meçhul” denilen.
Örtmeye çalışır koca bir kaldırım taşına tutuşturulan eski bir gazete sayfası
Tenimdeki yalnızlığın kurşun izlerini.
Parçalanmış, delik deşik hayallerimi.

Kaskatı kesilirim gecenin ayazında.
Ay ışığında.
Gazete altında sıcacık kanım çekilir buz gibi asfalta.

Gidersen,
İçimdeki bu karanlık ülkeden,
Sana, sesine doğru uçarım usulca rengarenk kelebekler gibi.
Sokağa çıkma yasağını delerim uğruna sevgili.
Taşırım narin kanatlarıma taktiğim özlemimi.
Özledikçe büyüyen sevgimi.
Nerde olursan ol,
Ben yine de bulurum seni.


Bir günlük ömrüm sana yetişmez.
Issız caddelerde
İki kırık kelebek kanadı olursa eğer,
Bil ki benim.

Unutma,
Gidersen bir Eylül sabahıymış gibi darbe iner yüreğime.
Ve yarım kalır devrimim sevgili…

Mikail Aslan - Agerayis (1999) Sarkı Sözleri Türkçe Çeviri

Agerayis(Dönüş)

Maye;
Nero biko mamekiya vesnaye sipiya siri,
Çarna zerdike haki wax xerib,

Lac:
Ere vinde daye naye xo re to re vaci,
Kami vato bine asmên de haştiye çina,
Herde dewreşire wad bo peyser yene,
Heqo heqo yene – pepo pepo yene,
wiz wiz yene
+++++
Anne,

evladım,mamekiyi yakmışlar
üstündeki beyaz sarıya dönmüş

Oğul,

Anam ben sana söylüyorum
Kim demiş ki gökyüzünün altında
Dervişlerin toprağında nerdeyse geri gelecekler
Allah’ım Allah’ım geliyorlar,pepo pepo geliyorlar
Vıy vıy geliyorlar

9 Kasım 2014 Pazar

Günaydın Sol Yanım Uykulu Gözlerinden Öperim


7 Kasım 2014 Cuma

Nazim Hikmet- Don Kİşot Şiiri



Don Kişot

Ölümsüz gençliğin şövalyesi,
ellisinde uyup yüreğinde çarpan aklına
bir temmuz sabahı fethine çıktı
güzelin, doğrunun ve haklının:
Önünde mağrur, aptal devleriyle dünya,
altında mahzun ve kahraman Rosinant'ı.

Bilirim, hele bir düşmeye gör hasretin halisine,
hele bir de tam okka dört yüz dirhemse yürek,
yolu yok, Don Kişot'um benim, yolu yok,

yel değirmenleriyle dövüşülecek.

Haklısın, elbette senin Dulsinya'ndır dünyanın en güzel kadını,
elbette sen haykıracaksın bunu

bezirganların suratına,

ve alaşağı edecekler seni

bir temiz pataklayacaklar seni.

Fakat sen, yenilmez şövalyesi susuzluğumuzun,
sen, bir alev gibi yanmakta devam edeceksin

ağır, demir kabuğunun içinde

ve Dulsinya bir kat daha güzelleşecek

27 Ekim 2014 Pazartesi

Belli ki dağların, denizlerin
ve göllerin üzerinden
sıyrılıp gelmektedir seher
Belli ki yakındır
doğayı ve hayatı sarsacak saat

“Sonra belki çay içeriz. şansımız varsa yağmur da yağar.
damlalara huzur yüklemece oynarız.
benim damlam seninkini alnından öper.
güzel şeyler olur belki.
sen gel bence..”


Gülüşünü seversin Sesini seversin Sohbetini seversin Sevmek için illa ki yüzünü görmek şart değil
Yüreğinde duruşunu seversin.

11 Ekim 2014 Cumartesi

Seni bulmaktan önce aramak isterim. Seni sevmekten önce anlamak isterim. Seni bir yaşam bitirmek değil de, Sana hep hep yeniden başlamak isterim.

27 Ağustos 2014 Çarşamba

Ruşen Alkar - Annesiz Kız (Qîzên Bê Dê) Türkçe Kürtçe Sözleri

Tu çima bendaminî dayê
Ez nizanim çawa bêjim çawa bimrim rebenê
Li teşkalakî valademê li kur tariyêdemi
Ronî ne dure ne nize dayê

Tenetî wek ne xwşiyê wey liminê
Destê tu kes baş ne dike rebenê
Li vir deman nameşinên
Li vir ziman tune
Giyanêmin zennune wekê daye
Mina gotina te her wekî
Kîzê bê dê çîyayê bê rêyê dayê
........
Neden beni bekliyorsun anne
Nasıl yaşayacağımı nasıl ölecegimi bilmiyorum
Derin bir karalıkta boş bir telaştayım
Işık ne yakın nede uzak anne

Yalnızlık bir hastalık gibi, oy beni
İyi etmiyor hiç kimsenin eli
Yürümüyor burda an, yok burda dilim
Ruhum donuk bir taş gibi
Her zaman dedigin gibi
Annesiz kız yolsuz dağdır , anne



24 Ağustos 2014 Pazar

Bizse en basitinden en yükseğine doğru daha karmaşık bir hareketi yaşayacağız.

23 Ağustos 2014 Cumartesi

Kara Güneşten - Koyma Beni Şarkı Sözleri

bir garip gezginim
dalına kuzgunum
ben senin yazgınım
aşk yolunda koyma beni

kuzgunu sevmezler
sevmeyi bilmezler
canımı koymazlar
kaçalım dağlara şimdi

aman aman aman
yüreğine kurban
gülüşüne hayran
nazlı yarim koyma beni

düştüm yollarında
kaldım dağlarında
yaban ellerinde
gezgin idim hancı oldum

beni anla beni
aşktan oldum deli
gözyaşımın seli
aldı beni deli beni

özgür aşka geldi
güllerini derdi
bir kulunu sevdi
yar yolunda koyma beni


14 Ağustos 2014 Perşembe

.Herşey bir insanı sevmekle başlar...

Yanlis duygular ve kelimeler herkezin hakkidir hakkini almak varolmak hicbir seyin etkisi olmamali bir insanin digerini asagilamasi icin...Ne mutlu insan olmak ve insan gibi davranmak, kucuk cercevelerin ardina siginip insanligini unutanlara sozlerim...Hersey bir insani sevmekle baslar...


Geç Değil, Ölmek İçin

Hiç bir şey hissetmiyorum. İnsanlara karşı. Hislerimi bir deniz kıyısında bırakalı çok oldu. Üstelik sarhoştum. Kendimden vazgeçip, dünyayı almıştım karşıma. Bunları düşünürken yalnızdım. Yaparken de yalnızdım. Hala yalnızım. Evet.
Biraz daha..
Geç değil, ölmek için

Seni anlamak, yaşamaktır.

Seni anlamak, yaşamaktır.
Seni yaşamak,
Amansızlığa kavga ve postal sesleri altında direngenliğe durmaktır. Seni bilmek,
Yaşamı bilmek,
Silah omuzda toprağa düşmektir.
Seni anlatmak,
Eylüllü günleri geçmişe yollamaktır.,


11 Ağustos 2014 Pazartesi

Sadık Gürbüz'den - Gelme Ey Ecel Sözleri

yıkılır köprüler yıkılmaz değil
yıkılır köprüler yıkılmaz değil
yakılır gemiler yakılmaz değil
yakılır gemiler yakılmaz değil

yusuf san kuyudan çıkılmaz değil
bu kara günlerden çıkılmaz değil
revadır bin ceza bu başa güzel
revadır bin ceza bu başa güzel

bu gece düşlerim dehşetli güzel
bu gece düşlerim dehşetli güzel
uzak dur bu gece gelme ey ecel
uzak dur bu gece gelme ey ecel

Söz : Sadık Gürbüz


15 Temmuz 2014 Salı

Kent Şarkılarından - Ankara Soğuk Şarkı Sözleri

Hava öyle tatli ki öyle tatli ki
Içkimin acisini aliyor bardaktan
Hava öyle tatli ki öyle tatli ki
Içkimin acisini çaliyor

Radyoda özledigim sarkilarin resmi geçidi
Kendimi atasim geliyor balkondan

Sen Ankara'da ben Ankara'da
Sanki bir ülke siginmis aramiza
Ankara soguk sen daha soguk
Üsüyor yabanci bir cümle agzimizda

Sen Ankara'li ben Ankara'siz
Bir uçtan bir uca aralanmisiz
Ankara soguk sen daha soguk
Yalnizim yalnizsin yalniziz

Pencereden tanidik senfoniler siziyor ansiz
Biçak gibi kesiyor beni umarsiz

Evden çiktim kendime arkadas bakmaya
Tiyatrolar sinemalar üniversiteler bos
Evden çiktim kendime arkadas bakmaya
Tiyatrolar sinemalar kafeler

Adresler tasiyor insanlar mektuplarda
Kendime gidesim geliyor zarflarda

Sen Ankara'da ben Ankara'da
Ayri evlerde susuz iki ayri sofra
Ankara soguk sen daha soguk
Üsüyor genis zamanlar aramizda

Sen Ankara'li ben Ankara'siz
Aslinda ikimiz de kentte yabanciyiz
Ankara soguk sen daha soguk
Ayriyim ayrisin ayriyiz

Meydanlar doluyor konusmayan insanlarla
Onlar çogaldikça ben azaliyorum

Söz&Müzik: Erkan Günes
Müzik İçin Link'e tıklayınız




14 Haziran 2014 Cumartesi

Abdurrahim Karakoç'tan Mihriban Şarkı Sözleri


Sarı saçlarını deli gönlüme
Bağlamışlar çözülmüyor Mihriban
Ayrılıktan zor belleme ölümü
Görmeyince sezilmiyor Mihriban

Yar deyince kalem elden düşüyor
Gözlerim görmüyor aklım şaşıyor
Lambada titreyen alev üşüyor
Aşk kağıda yazılmıyor Mihriban

Önce naz sonra söz ve sonra hile
Sevilen seveni düşürür dile
Seneler asırlar değişse bile
Eski töre bozulmuyor Mihriban

Tabiplerde ilaç yoktur yarama
Aşk deyince ötesini arama
Her nesnenin bir bitimi var ama
Aşka hudut çizilmiyor Mihriban

Boşa bağlanmamış bülbül gülüne
Kar koysam köz olur aşkın külüne
Şaştım kara bahtın tahammülüne
Taşa çalsam ezilmiyor Mihriban

Tarife sığmıyor aşkın anlamı
Ancak çeken bilir bu derdi gamı
Bir kördüğüm baştan sona tamamı
Çözemedim çözülmüyor Mihriban


31 Mayıs 2014 Cumartesi

Nazan Öncel'den Bırak Seveyim Rahat Edeyim Şarkı Sözleri

Her şey çok kolay oldu
Ne sızlandım ne de ağladım
Ani bir ölüm yada bir kalp krizi gibi kolay
Bütün şehir üstüme gelicek
Dünyam yıkılacak sanırdım ama olmadı bitti işte
Bir süre gelen gidenler oldu
Beni anlamaya çalıştılar bir işe yaramadı
Sıkıcı ve kasvetliydim
Bazen bütün gün yorganı başımdan aşığı çekim uyudum
Bazende ucuz filmler seyrettim
Günler böyle geçip gitti
Şimdi iyiyim
Sen utanç gecelerinde ben burda
Hepsi bu kadar sonrası yok
Unuttum gitti geberik, unuttum gitti, unuttum gitti
Ben akşamları sevmem, akşamlar sorun yaratır
Ben konuşmayı da sevmem, gidişler hep o gidiştir
Senin geçtiğin yollardan yalnızlık çıkar gelir
Ve böyle akşamlarda içim biraz daha erir
Ben seni sevmedim, ben seni sevmedim
Ben yalan söyledim, çok sevdim
Bırak seveyim rahat edeyim
Ne sızlandım ne ağladım
Sana yalan söylemişler
Sende mutlu sayılmazsın
Başka bir sebep göster
Sen beni yanlış anladın
Kimler gelir kimler geçer
Bende bir melek değilim
Bu gün canım sevişmek ister
Ben bişey demedim, ben bişey demedim
Ben öyle demedim, çoook sevdim..
 
 
 

21 Mayıs 2014 Çarşamba

Umut Altınçağ'dan tutulmuşum Adlı Şiir

Tutulmuşum ağ içinde mızrak yerim her yanımdan oyy oyy
Tutulmuşum ağ içinde mızrak yerim her yanımdan oyy oyy
Çırpınırken kan içinde acılarım bilsen anne oyyy
Çırpınıken kan içinde acılarım bilesen anne oyy

Bir gül düştü ellerime soldur mazdım kurutmazdım oy oyy
Bir gül düştü ellerime soldur mazdım kurutmazdım oy oyy
Gülü basarken sineme feryat larım duysan anne oyy
Gülü basarken sineme feryatları duysan anne oyy

Baykuş konmuş pencereme biliyorum öleceğim oyy oyy
Baykuş konmuş pencereme biliyorum öleceğim oyy oy
Ölürüm yar hasretinden gözyaşlarım görsen anne oyy oyy
Ölürüm yar hasretinden gözyaşlarım görsen anne oy oyy




Umut Altınçağ'dan Yitirilen Adlı Şiir

Ola ki yürürüm bir başka aşka
Ya da yürürüm mavi olmayan bir gülüşe
Unutmaki tek aşk olduğum sensin
Aşık olduğum değil

Karanlıkla süzülüyor içime yıkım
Dur diyorum yıkılıyorum
Uçurumları baş ucuma koyuyorum sonra
Okşuyorum saçlarını rüzgarda
Sıcak, ılık bir koku siniyor yüreğime
Gitme diyorum gitme düşüyorum
Sonra beni soruyorlar bana
Tanımıyorum diyorum
Daha hiç karşılaşmadık
Aynı çizgide bilge sus umu dinliyorlar
Ben sustukca
Yazık, bir çığlığın doğuşu gibi ölüyorlar
Önce bir bir, sonra hepsi
Sonra bir uçurumlar kalıyor birde yıkımlar
Verilen herşey borçmus gibi alınıyor
Önce bir bir, sonra hepsi
Sonra mı bir ben kalıyorum, birde yalnızlık
Uçurumlar, yıkımlar, ben ve yalnızlık
Zorlu bir savaşın unutulmuş cesetleri gibi
Yatıyoruz yan yana
Öpüşüyoruz, sevişiyoruz da hatta
Herşey oyunun yasaklarına uygun bir günah oluyor
Tek umudumuzu göğe gelin ediyoruz
Telli, kanlı düğün işte

Üşüyor saçlar biliyorum dargınmısın
Bu baharda mayısta bıraktığım gibi misin hala
Vurulmuş çocuk gibi büyümemiş yüreğinde hüzün
Hala kaçıyormusun zamansız
Gözlerini bırakarak birilerinde
Hala ellerinden tutup sevgileri
Dipsiz kuyuya salıyor musun ağlayarak
Küçücük bir dokunuşla son sevilen olabiliyor musun

Kendin kadar aklımdasın
Hala öyle savruk bir gök
Hala öyle yerini yurdunu bulamamış bir mavi
Ve aşkını şaşırmış bir tanrı
Çoğalan sızısıyla mutlu bir yara
Öyle misin mavi gözlü sarı saçlı yoldaşım
Öyle bıraktığım gibi misin
Gerceği yakmada hala usta mısın
Yoksa çırak mı yanarken yalanda
Saçlarıma dolanan aydınlığımsın
Somutlaştıramadığım tek imgemsin şiirde
Anlattıkça eksilen tek anlam
Anlattıkça eksilen tek anlam
Hala bıraktığım gibi misin
Yoksa beni bıraktığın gibi mi
Kaç mevsimsiz kar düştü toprağıma
Kaç mevsimsiz kar düştü benim toprağıma
Hala bıraktığım gibi misin..?


18 Mayıs 2014 Pazar

Ataol Behramoğlun'dan Bu Dert Beni Adam Eder Şiiri

Gece gündüz dolaşırım tenhalarda menhalarda
Benim annem güzel annem beni koyver
Sağ yanımda bir sızı var, sol yanımda yandım aman altıpatlar
Bu dert beni verem eder

Eğri büğrü bakar oldum boyun bağı takar oldum şaşkın oldum sakar oldum
İkide bir yüreğimi dağa taşa diker oldum
Şunca yıl karanlıkta göz kırpmaktan bıkar oldum
Benim annem şeker annem gençlik elden gitti gider

Dama çıktım damdan düştüm kılıç kestim esrar içtim
Şahin oldum keloğlanın külahını kaptım kaçtım
Yâre ağlar güler uçtum yarı yolda yorgun düştüm
Benim annem kadın annem bu nasıl iş bana deyver

Gece gündüz düşünürüm tenhalarda menhalarda
Aman annem güzel anem beni koyver
Sağ yanımda bir sızı var, sol yanımda dağlar duman altıpatlar
Bu dert beni adam eder.


Bir Ses Adlı Parça

Ne kadar yalın olduk bu dallar arasında
ve yok, aynı adımla giden
bir gölgeyi seven bir gölge ve dalların alanı
bağırmayan, gölgeler ağırlığından, kımıldamayan

telaşsız, uykulara alıştırmışım seni
geleceksiz adımlara, değişimsiz günlere
çalılarda baykuşa, gece olduğunda saydam
çeviren bize doğru dönüşsüz toprak gözlerini

sessizliğine, korkularıma hüzünsüz
ki ararsın onlarda olgunlaşacak zamanın tadını
büyük kapalı yollara, gelip içtiği yıldızın
devinimsiz, sevmekten, almaktan ve ölmekten




Kuş Koysunlar Yoluna

Bir karga bir kediyi öldüresiye bir oyuna davet ediyordu. hep böyle mi bu?

bir şeyden kaçıyorum bir şeyden, kendimi bulamıyorum dönüp gelip kendime yerleşemiyorum, kendime bir yer edinemiyorum, kendime bir yer. kafatasımın içini, bir küçük huzur adına aynalarla kaplat tım ölü ben'im kendini izlesin her yandan, o tuhaf sır içinden! paniğini kukla yapmış hasta bir çocuğum ben. oyuncağı panik olan sayın yalnızlık kendi kendine nasıl da eğlenir. niye izin vermiyorsun yoluna kuş konmasına, niye izin vermiyorum yoluma kuş konmasına, niye kimseler izin vermez yollarına kuş konmasına?

"öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna" bir çocuk demiş.



Karanlık Türküsü

uyan! orman çiçeği, göklerde gezen kır kuşu
uyan, ahu gözlü güzel, uyan
doyuyorum sen bana bakınca çiğdem içen çiçekler gibi
soluğun, sabah çiçekleri, ayda solan yapraklar gibi kokuyor
aydınlık gecelerde, ay ışığında, güneşe akan ormanlar
nasıl sana koşarsa benim kızıl ırmaklarım da öyle
yanıbaşımda olursan türküler yükseliyor yüreğimden
rüzgarın ruhuyla, çilek mevsiminde, raksa kalkan bir dal gibi
sevgilim, kaşlarını çatarsan yüreğim karanlıklara gömülüyor
bulutların gölgeleriyle kararan ışıltılı bir ırmak
sonra gülümsüyorsun, güneş çıkıyor kara yelin, suyun üstünde
açtığı yarıklara altın tozu saçıyor
ben mi? bak bana! çarpan yüreğimdeki kan
yeryüzü gülümsüyor, gökyüzü gülümsüyor, bulutlar da ama ben
yanımda yoksan, gülümsemenin ne olduğunu unutuyorum
uyan! uyan, sevgilim


16 Mayıs 2014 Cuma

Zülfü Livaneli 'den Mektup Adlı şiir

Bir mektup
Üç satır yazı
Gönlünün karası
Tırmalamış ak kağıdı

Üç satır kara tırmık
Gönlünün karası
Tırmalamış ak kağıdı

Bir sevda
Bir kara sevda
Gönlünün sızısı
Sarmalamış dört yanını

İçimde bir deli rüzgar
Gönlünün sızısı
Sarmalamış dört yanını

Bir gurbet
Bir acı gurbet
Alnının karası

Bağlamış ellerini Dilinde dostun selamı
Bağlamış yollarını


14 Mayıs 2014 Çarşamba

Ahmet Kaya'dan Gururla Bakıyorum Dünyaya Adlı Şiiri

çünkü isyan bayrağıdır böğrüme saplanan sancı
çünkü harcımı öfkeyle, imanla karıyorum
ve kederin
ve solgun yüzlü işçilerin üzerine
dağbaşlarının hırçınlığı savruluyor benden.
çünkü beni ateşiyle dimdik tutan kin
çünkü benim gözbebeklerimde tutuşan şafak
miting afişleri
cesur pankartlar
ve binlerce militan
derin denizlerin aydınlığı
zorlu sabahlar
gökyüzü ve lâle
sıkılmış bir yumruk gibi giriyoruz hayata.

çünkü ben sevdiğim kızı
yaşamak gibi
ki şiirini yazamayan
ve türküsünü söyleyemeyen halkım gibi
binlerce ve binlerce kurşunlanan halkım gibi
zincirlere vurulan
savaşlara yollanan
vergilere bağlanan halkım gibi
felç olmuş yalnızlıklara bırakarak
büyük acıların ve gözyaşının içine bırakarak
şiirlerimin bir bıçak gibi ışıldadığı
devrim türkülerini
ve başkaldırmayı öğreten dudaklarını
bir kere olsun öpemeden
bir kere olsun tutamadan kaygısızca
serin bir yaz gecesi gibi ürperen ellerini
hatta boynunu ve ayak bileklerini
bilemeden bilemeden bilemeden
vurdum yüreğimi şanlı kavgaya
barışın ve özgürlüğün dağlarına yürüyorum işte

yiğitsen uslandır beni
ey yasakların
kahpeliğin
ve soygunların koruyucusu
türkü çağıran kızlarımı sustur
ve kahraman oğullarımı,
mezar kaza kaza kederli, kızgın
tohum serpe serpe hünerli
ve sömürüle sömürüle bomboş
ve açlığın
ve zulmün izlerini
derin uçurumlarında taşıyan ellerimi
nacaklara ve tırpanlara sarılan ellerimi
mavzerlere sarılan ellerimi
zincirlere vur gücün yeterse.
ama adına yaşamak dersen
re-zil-ce

çatlayan tomurcuğun
doğan çocuğun çığlığını duymadan
gül benizli sevgilinin

titreyen göğüslerini öpmeden doya doya
korka korka
yana yana
her gün biraz daha derinden
her gün biraz daha kapkara duyarak ölümü
aç ve arkasız
köpekleşerek
yaşamak dersen
bu yürek
çat diye çatlasın be!



kirsiz passız arı duru özümüz
namussuza kanlı hançer sözümüz
çok uzaktır dostlar bizim yolumuz
bulana yürüyene bin selam olsun



gelgelelim parlayan güneşi
emekçi halkların
kahraman halkların güneşini
şehvetle içine dolduran toprak
şimdi sımsıcak
şimdi ulaşılmaz
şimdi olgun meyvalarla dolu
bahar bahçelerini salmaktadır dünyaya,
ve gül benizli sevgililerin dudaklarında hayat
bizi aşka ve kavgaya çağırmaktadır,
bıçak kemiğe dayandığı
ok yaydan fırladığı için değil
bu bezirgan saltanatı
bu zulüm bitsin diye

ağaran günler için
yeni bir dünya uğruna
yüzlerinde cesaretin onuru
ve imanlı gücü dövüşen dünyanın
emperyalizme karşı dövüşen dünyanın
ve ölüme
gülerek koşan genç savaşçıların
al bayrakları dalgalansın
dalgalansın dalgalansın
kinle boğuşan yorgun yüreği
aydınlansın diye anamın.
felaketler geçirmiş anamın
dişleri dökülmüş kederli ağzı
ağlamaya hazır gözleri
safrası
ve sonsuz
ve dağlar eriten sabrı,
merhameti
yani bir bütün halinde insanlığımız
yunsun, arınsın diye duru pınarlarda
alın terinin namusu kurtulsun diye
kurtulsun diye sıcak somun
acı soğan
ve çiçekli basmalar
ahdettik
vefa ettik
kelle koyduk
ölen ölür dostlar
düşmanlar heyy
kalan sağlar.

kirsiz, passız, arı, duru özümüz
namussuza kanlı hançer sözümüz
çok uzaktır dostlar bizim yolumuz
durana, yürüyene bin selam olsun

birer birer, biner biner, biner ölürüz
yana yana, döne döne, yine geliriz ay canım
biz dostu da düşmanı da elbet biliriz

vurulup düşenler gülüm, darda kalmasın ay canım
vurulup düşenler gülüm, darda kalmasın.


Kusursuzluk ...

Seveceksen öylece sev.
Ne kusursuz insan ara, ne de insanda kusur.
Birincisini zaten bulamazsın, ikincisinde ise, bulduğun her kusur,
öğrendiğin her ayıp sahibini değil, seni çirkinleştirir. Her ikisi de
seni mutsuz eder. Birincisini bulamadığın için, ikincisini ise
bulduğun için mutsuz olursun...


28 Nisan 2014 Pazartesi

Sevinç Eratalay'dan Mahirin Türküsü Şarkı Sözleri

Dağlar dağlar,yüce dağlar
Doruğunda anam ağlar
Yoldaşlarım işkencede
Öfke yüreğimi dağlar

Dağlar bana geri verin
Mahir imi,Hüseyin imi
Dağlar bana geri verin
Kadirimi, Sinanımı

Güzel günler var görecek
Namluya kurşun sürecek
Tohumdu düştü toprağa
Bin mahirler yeşerecek...



Aşık Veysel'den Mecnun’um Leylamı Gördüm

Mecnunum Leyla mı gördüm
Bir kerece baktı geçti
Ne sordum nede söyledi
Kaşlarını yıktı geçti

Soramadım bir çift sözü
Aymıydı günmüydü yüzü
Sandım ki zühre yıldızı
Şavkı beni yaktı geçti

Ateşinden duramadım
Ben bu sırra eremedim
Seher vakti göremedim
Yıldız gibi aktı geçti

Bilmem hangi burç yıldızı
Bu dertler yareler bizi
Gamze okun bazı bazı
Yar sineme çaktı geçti

İzzet-i der ne hikmet iş
Uyur iken gördüm bir düş
Zülüflerin kemend etmiş
Yar boynuma taktı geçti



Aytekin Ataş'dan Gitsen de

Yollar,
Nereye götürecek seni
Bu yara bitirecek seni
Hangi aşk dindirebilir ki öfkeni

Sevmek,
Eskisinden de zor
Yalnızlık ateşten kor
Zaman geçse de yine sönmüyor

Gör,
Hayat ölüm kadar ağır
Kulaklar birbirinden sağır
Vicdanlar kör

Herkes bir gün yalnız kalır...

Gece çöküp gün kararınca
Her yanını nefret sarınca
Kader seni çağırınca
Git...

Sokaklar üstüne varınca
Masum sesler bağırınca
Kader seni çağırınca
Gitsen de zor, gitmesen de


27 Nisan 2014 Pazar

İlkay AKKAYA'dan Ah Sensiz Şarkı Sözü

Güneş küsmüş şavkımıyor  Ah sensiz
zerdali güzeli gözlerinle bak bana
Keder es oldu yenemiyorum ah sensiz
Baldan tatlı sözlerinle gül bana

Diken sarmış güllerimi deremiyorum
gülden nazik ellerini uzat bana

Güneş küsmüş şavkımıyor Ah sensiz
zerdali güzeli gözlerinle bak bana
Keder es oldu yenemiyorum ah sensiz
Baldan tatlı sözlerinle gül bana

Hasret yanar gecelerim ah sensiz
Davran gülüm esen yel ol gel bana


Zülfü Livaneli'den Günlerimiz

Çözülen bir yün yumağı
Akıp giden günlerimiz
Mezar taşlarından suskun
Sessiz sitemsiz

Savrulan yapraklar gibi
Akıp giden günlerimiz
Cenaze törenlerinde
Sessiz sitemsiz

Bir suçluyu aklar gibi
Akıp giden günlerimiz
Sanki bir sır saklar gibi
Sessiz sitemsiz
Bir kitaba başlar gibi

Koşarken yavaşlar gibi
Ölen arkadaşlar gibi
Sessiz sitemsiz


William Shakespeare'den

İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor.
Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için
Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.
Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.
Duygularını ifade etmekten korkuyor, rededilmekten korktuğu için.
Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için.
Unutulmaktan korkuyor, dünyaya bir şey vermediği için.
Ve ölmekten korkuyor, aslında yaşamayı bilmediği için. 




26 Nisan 2014 Cumartesi

Grup Yorum'dan Seher Yeli Kız Şarkı Sözü

Kömür gözlü kız
sen de sevdalara düştün demek
düştün de daldın yangınlara
yerin hazır haydi katıl bu halaya

Seher yeli kız
sen de yarınlarını aldın demek
aldın da girdin dalgalara
hedef liman haydi dayan boranla ra

Gece saçlı kız
sen de anadan geçtin demek
geçtin de koştun sevdalı na
yurdun bekler haydi sarın ak duvağa


22 Nisan 2014 Salı

Aynur Doğan - Dêra Sorê ( Sorenin Kilisesi) Şarkı Sözü Türkçe Çevirisi

Sore’nin kilisesi küçüktür
Elleri ve tırnakları kınalıdır
Geçen yıl kızdı, bu yıl gelindir
Kuzusu, sabrı evimin.

Sore’nin kilisesi büyüktür
Eli kınalı ve bileziklidir
Geçen yıl kızdı, bu yıl kadındır
Kuzusu, sabruı evimin.

Sore’nin kilisesi yabancıdır
Gözleri hep yaşlıdır
Uzak köyde yaşlandı
Kuzusu, sabrı evimin.


Füruğ FERRUHZAD 'dan Pencere

Bir pencere, bakmaya
Bir pencere, duymaya
Bir pencere, yeryüzünün yüreğine ulaşan tıpkı bir kuyu gibi
Tekrarlanan mavi şefkatin enginlerine açılan.
Yalnızlığın küçücük ellerini
Cömert yıldızların verdiği gece bahşişi kokularıyla
Dolduran bir pencere
Belki de konuk etmek için güneşi şamdan çiçeklerinin gurbetine
Bir pencere, yeter bana

Oyuncak bebeklerin ülkesinden geliyorum ben
Bir resimli kitap bahçesinde
Kâğıt ağaçların gölgesi altından
Toprak yollarında geçip giden
Kurum mevsiminden, kısır aşk ve dostluk deneylerinin
Sıralarında veremli okulların
Alfabelerin soluk harflerinin büyüdüğü yıllardan
Ve karatahtaya taş sözcüğünü yazar yazmaz çocuklar
Ulu ağaçlardan sığırcıkların çığlık çığlığa kanat çırparak
Uçup gittikleri
O andan
Etobur bitkilerin köklerinden geliyorum ben
Ve hâlâ başım
Dopdolu
Bir deftere toplu iğnelerle
Çakılan
O kelebeğin yabancı sesiyle

Asılınca güvenim adaletin koptu kopacak ipiyle
Ve bütün kentte
Parıldayan ışıklarımın yüreğini parça parça edince onlar
Koyu renk mendiliyle yasanın, bağladıklarında
Aşkımın çocuksu gözlerini
Ve isteğimin acı şakaklarından
Fışkırdığında kan
Yaşamım artık
Hiçbir şey olmadığında, hiçbir şey olmadığında duvar saatinin
  tiktaklarından başka
Anladım birden yolum yok yolum yok yolum yok
Çılgınca sevmekten başka

Bir pencere yeter bana bir tek pencere
Bilince ve bakışa ve suskunluğa
İşte öylesine boy atmış ki ceviz fidanı
Anlatabilir artık genç yapraklarına tüm bir duvarı
Ve sor aynadan
Adını kurtarıcının
Ve işte senden daha yalnız değil mi
Ayaklarının altında titreyen yeryüzü?
Yıkıntı elçiliğini, peygamberler
Kendileriyle birlikte getirmediler mi çağımıza?
Ve yankıları değil mi o kutsal metinlerin
Bu patlamalar art arda
Bu zehirli bulutlar?
Ey dost, ey kardeş, ey herkes!
Yazın tarihini gül soykırımının
Aya vardığınızda!

Düşler
Ne kadar safsalar o yükseklikten düşer ölürler
Şimdi dört yapraklı bir yoncayı kokluyorum ben
Eski düşüncelerin gömütünde boy atmış yonca
Ve soruyorum saflığın ve bekleyişin kefeninde toprak olan o kadın
  gençliğim miydi benim?
Çıkabilecek miyim yeniden o merak merdivenlerinden?
Merhaba diyebilecek miyim o iyi Tanrı'ya çatılarda dolaşan?

Seziyorum zaman geçip gitti artık
Seziyorum an, tarihin yapraklarından benim payıma düşendir
Seziyorum aldatıcı bir aralıktır bu masa saçlarımla o garip ve kederli
adamın elleri arasında

Bir şey söyle bana
Teninin tüm sevgisini sana bağışlayan insan
Ne istiyor diri kalma duygusundan başka?
Bir şey söyle bana
Kıyısındayım pencerenin
Ve güneşle bağlantıda...


21 Nisan 2014 Pazartesi

Mehmet Atlı - Ay le Gule Şarkı Sözü Türkçe Çevirisi

Senin rengin çok güzeldir
Bülbül senin için inliyor
Seni bu halde görmeyeyim
Amacım ve kederimsin

Ay gülüm,gülümsün
Gönlümün en tatlısısın
Gülümü vermem dünya malına
Gülüm için ölürüm

Gülüm yeşil kırmızı ve sarıdır
Bayrağımın nişanı üzerindedir
Artık rengi beyaz ve cevherdir
Sevimli ahtımdır benim
Ay gülüm,gülümsün
Gönlümün en tatlısısın
Gülümü vermem dünya malına
Gülüm için ölürüm


19 Nisan 2014 Cumartesi

ÜçHürel 'den Sevenler Ağlarmış

Bir yarim olsun isterdim, gözleri yeşil
Bir yarim olsun isterdim, gül yüzü gülen
Onu çok sevmek isterdim, delice sevmek
Peşinden koşup koşup, sonunda almak

Ben sevmek, sevmek isterdim
Nerden bilirdim, sevenler ağlarmış

Bir yarim oldu sonunda, gözleri yeşil
Bir yarim oldu sonunda, gül yüzü gülen
Onu çok sevdim sonunda, delice sevdim
Fakat bu aşkın sonunu, ben hiç bilmezdim

Ben sevmek, sevmek isterdim
Nerden bilirdim, sevenler ağlarmış

İnce Sazdan'dan Bir çapkına yangınım

Bir çapkına yangınım
Her yanı bilsen ne hoş
Neşe'sine baygınım
Sarhoşum sarhoş

Gözünde bir ışık var
Peşinde bin aşık var
Dudağında mey mi var
Sarhoşum sarhoş

Busesini almadan
Göğsüne yaslanmadan
Gözlerine bakmadan
Sarhoşum sarhoş

Gözünde bir ışık var
Peşinde bin aşık var
Dudağında mey mi var
Sarhoşum sarhoş.


14 Nisan 2014 Pazartesi

Aynur Doğan'dan Yummayın Kirpiklerini

Bir sonsuz rüyaya açılmış gözler
Yummayın yummayın kirpiklerini
Yummayın yummayın kirpiklerini

Kim ondan daha çok özler hayatı
Çağırın çağırın sevdiklerini
Çağırın çağırın sevdiklerini

Bilmem ki adını onun kim saklar
Şimdiden unutmuş onu kucaklar
Şimdiden unutmuş onu kucaklar

Besbelli üşütür kara topraklar
Soymayın soymayın giydiklerini
Soymayın soymayın giydiklerini...



13 Nisan 2014 Pazar

Joan Baez'dan Donna Donna

On a waggon bound for market
there`s a calf with a mournful eye.
high above him there`s a swallow,
winging swiftly through the sky.
how the winds are laughing,
they laugh with all their might.
laugh and laugh the whole day through,
and half the summer`s night.
donna, donna, donna, donna; donna, donna, donna, don.
donna, donna, donna, donna; donna, donna, donna, don.
"stop complaining!“ said the farmer,
who told you a calf to be ?
why don`t you have wings to fly with,
like the swallow so proud and free?“
calves are easily bound and slaughtered,
never knowing the reason why.
but whoever treasures freedom,
like the swallow has learned to fly.



7 Nisan 2014 Pazartesi

Adım Deniz#

Biz
deniz, yusuf, hüseyin, kavganın bayrakları..
kavgaya girmişse insan, kırıyorsa zinciri
bileniyorsa bıçak, çelikleşmişse demir,
deniz, yusuf, hüseyin, bunlar senin eserin..

cürretine bin selam olsun senin..

adım deniz, devrimciyim, sönmeyen bir ateş yakacağım.
adım yusuf, devrimciyim, umutlar ekeceğim toprağa.
ben hüseyin, devrimciyim, türküler gibiyim hayata.
adım deniz, devrimciyim, bir çığlığım yeni insana..

biz
deniz, yusuf, hüseyin, kavganın bayrakları..
bu gözler deniz'in gözleri '-baktı', korkmadan ve inançla.
bunlar hüseyin'in sözleri '-söyledi', korkmadan ve inançla.
bu eller yusuf'un elleri '-vurdu', korkmadan ve inançla.

cürretine bin selam olsun senin..

adım deniz, devrimciyim, sönmeyen bir ateş yakacağım.
adım yusuf, devrimciyim, umutlar ekeceğim toprağa.
ben hüseyin, devrimciyim, türküler gibiyim hayata.
adım deniz, devrimciyim, bir çığlığım yeni insana..

birgün gelir, bütün nehirler kucaklaşırlar denizlerle
ve karanfiller güneşle buluşur günün kızıl şafağında
savurur bizi hırçın dalgalar, ulaştırır yeni günlere
bir tek çiçek kalmayacak zindanların karanlığında..

adim deniz, 'devrimciyim'...,




6 Nisan 2014 Pazar

Özgürlük#

Sen böyle deyince,
ben özgürlüğü düşündüm...
Özgürlük...
Özgürlük tam olarak bu mu sence...
Yani her şeyi herhangi bir baskı altında kalmaksızın yapabilme yetkinliği mi?
Sözlüklerimizde özgürlük;
bir insanın, dilediğinde, dilediğini yapabilmesi olarak tanımlanıyor.
Peki gerçekten bir insan her istediği şeyi yapabilecek kudrete sahip olabilir mi?
Ya da insan her istediğini yapabilmeli / yapmalı mı? Bu, pek mümkün görünmüyor.
İnsan, istekleri oldukça, bu isteklerinin esiri oluyor mu?
Ne kadar çok istek, o kadar az özgürlük.
Sen, her sokağında hiç bir baskı olmaksızın insanların istedikleri şekilde dolaşabileceği, her insanın istediği her şeyi elde edbilecegi bir yer biliyormusun.!?
Bu dinmez sevdamızmız bizi götürebilirmi ulaşılması güç olan istedigimiz yere?


4 Nisan 2014 Cuma

Gülten Akın'dan Uzun Yağmurlardan Sonra

"Sen yağmurlu günlere yakışırsın
Yollar çeker uzak dağlar çeker uzak evler
Islanan yapraklar gibi yüzün ışır
Işırsa beni unutma

Alır yürür sıcak mavisi gökyüzünün
Kuşlar döner uzun yağmurlardan sonra bir gün
Bir yer sızlar yanar içinde büsbütün
Her şeye rağmen ellerin üşür
Üşürse beni unutma...

Yeni dostlar yeni rüzgârlar gelir geçer
Yosun muydum kaya mıydım nasıl unuttular
Kahredersin başın önüne düşer
Düşerse beni unutma "


Ahmet Kaya'dan Kaçakçı Kurban

Lele kurban ben olayım
Ah göğsünde ben olayım
Senin yerin sıcak kalsın
Ah yine giden ben olayım.

Lele kurban zor gelir
Dağlara giden zor gelir
Avcı yaralar kekliği
Ağrıma gider zor gelir.

Lele kurban boşa gider
Ne söylersen boşa gider
Çiğnenir ektiğin güller
Ah emeklerin boşa gider.

Lele kurban gülü verin
Dönmsem de gülü verin
Mayın tarlasına düştüm
Kan kırmızı gül verin.


Ahmet Kaya'dan Mahur

Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
O mahur beste çalar müjganla ben ağlaşırız.
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımız da sıralı sırasız
O mahur beste çalar müjganla ben ağlaşırız.

Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
Gittiler akşam olmadan ortalık karardı
O mahur beste çalar müjganla ben ağlaşırız.

Bitmez sazların özlemi daha sonra, daha sonra
Sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara
Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara
Geceler uzar hazırlık sonbahara
O mahur beste çalar müjganla ben ağlaşırız.


Ahmet Kaya'dan Katlime Ferman

Bir yürüyüş eylediler sabahtan
Ilgıt ılgıt kan gidiyor loy loy
Bir yürüyüş eylediler sabahtan
Ilgıt ılgıt kan gidiyor loy loy

Dayan dizlerim dayan
Ağla gözlerim ağla
Namlu puşt olmuş, at ayağı puşt

Vay anam vay vay,
bu belalı başımla ben nere gidem
Vay anam vay vay,
bu belalı başımla kime ne diyem
Ya derdime derman, ya derdime derman,
ya derdime derman, ya katlime ferman
Of anam of of
bu belalı başımla ben nere gidem
Vay anam vay vay,
bu belalı başımla kime ne diyem
Ya derdime derman,
ya derdime derman, ya katlime ferman.

Ay bu nasıl devran, ay bu nasıl devran
28 Nisan di yavru hey
Ham meyvayı kopardılar dalıdan.

Vay anam vay vay,
bu belalı başımla ben nere gidem
Vay anam vay vay,
bu belalı başımla kime ne diyem
Ya derdime derman,
ya derdime derman, ya katlime ferman.

Of anam of of bu belalı başımla ben nere gidem
Vay anam vay vay, bu belalı başımla kime ne diyem
Ya derdime derman, ya derdime derman,
ya derdime derman, ya katlime ferman.


Ahmet Kaya'dan Yakamoz

Yağmur yağar ıslanırsın vay aman
Güneş doğar kaybolursun vay aman
Ay ışığı der durursun vay aman
Yakamozsun sen

Sessiz sessiz ağlar gibisin vay aman
Zaman geldi gideceksin vay aman
Bırak ay gitsin sen kal bu gece
Umudumsun sen.


Ahmet Kaya'dan Kendine İyi Bak


Ne sen Leyla' sın ne de ben Mecnun
Ne sen yorgun ne de ben yorgun
Kederli bir akşam içmişiz sarhoşuz hepsi bu.

Hep sonradan gelir aklım başıma hep sonradan sonradan
Hep sonradan gelir aklım başıma hep sonradan
Hep sonradan gelir aklıma hep sonradan, sonradan
Hep sonradan gelir aklım başıma, hep sonradan.

Ne sen bulutsun ne de ben yağmur
Ne sen mağrur ne de ben mağrur
Hüzünlü bir akşam susmuşuz durgunuz hepsi bu.

Hep sonradan gelir aklım başıma, hep sonradan, sonradan
Hep sonradan gelir aklım başıma, hep sonradan
Hep sonradan gelir aklıma, hep sonradan, sonradan
Hep sonradan gelir aklım başıma, hep sonradan



Ahmet Kaya'dan Ayrılığın Hediyesi

Şimdi saat sensizliğin ertesi
Yıldız dolmuş gökyüzü ay aydın
Avutulmuş çocuklar çoktan sustu
Bir ben kaldım tenhasında...
Gecenin avutulmamış ben.

Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim
Ki bu yaşlar utangaç boynunun kolyesi olsun
Bu da benim sana ayrılırken hediyem olsun.

"Soytarılık etmeden güldürebilmek seni
Ekmek çalmadan doyurabilmek
Ve haksızlık etmeden doğan güneşe
Bütün aydınlıkları içine
sezebilmek gibi
Mülteci isteklerim oldu
arasıra biliyorsun
Şimdi iyi niyetlerimi bir bir
yargılayıp asiyorum
Bu son olsun, son olsun."

Şimdi saat yokluğunun belası
Sensiz gelen sabaha günaydın
İşi gücü olanlar çoktan gitti
Bir ben kaldım voltasında gecenin
Hiç uyumamış ben.

Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim
Ki bu yaşlar utangaç
boynun kolyesi olsun
Bu da benim sana
Ayrılırken hediyem olsun.

"Kafamı duvara vurmadan
tanıyabilmek seni
Beyninin icindekileri anlıyabilmek ve
Yitirmeden yüzündeki anlık
tebessümü
Bütün saatleri öyleyce
Dondurabilmek için
Çıldırasıya paraladım kendimi
Lanet olsun
Artık sigarayı üç pakete
çıkarttım günde
Olsun gözüm olsun,
ne olacaksa olsun..."


3 Nisan 2014 Perşembe

Ahmet Kaya 'dan Ayrılığın Hediyesi

"Kafamı duvara vurmadan
tanıyabilmek seni
Beyninin icindekileri anlıyabilmek ve
Yitirmeden yüzündeki anlık
tebessümü
Bütün saatleri öyleyce
Dondurabilmek için
Çıldırasıya paraladım kendimi
Lanet olsun
Artık sigarayı üç pakete
çıkarttım günde
Olsun gözüm olsun,
ne olacaksa olsun..."

2 Mart 2014 Pazar

Nazım HİKMET 'den Yaşamak

YAŞAMAK

Yaşamak ne güzel şey Taranta Babu
Anlayarak bir usta kitap gibi
Bir sevda şarkısı okur gibi yaşamak
Ne güzel şey Taranta Babu

Birer birer hep beraber
İpekli kumaş dokur gibi
Hep bir ağızdan sevinçli bir destan
Okur gibi yaşamak

Yaşamak ne acayip iştir
Bu ne menem gidiştir Taranta Babu
Anlatılmayacak kadar sevinçli şey
Böyle zor bu kadar dar bu denli kepaze
Bu ne menem gidiştir Taranta Babu

Nazım HİKMET

28 Şubat 2014 Cuma

Nihat Behram'dan Uyandırın anamı

Uyandırın anamı
Söyleyin gidiyorum
Yolumu gözlemesin
Dönemem belki geri
Arkadaşlarım duysun
Kardeşim bunu bilsin
Söyleyin gidiyorum
Dönemem belki geri
Babama haber salın
Çiçekler onda kalsın
Sulasın günaşırı
Dönemem belki geri
Korulara söyleyin
Dağlara asmalara
Baygın çocukluğumun
Çınladığı kırlara
Söyleyin gidiyorum
Dönemem belki geri
Gelsinler anılarım
Uğurlasınlar beni
Sadece sevdiğime
Söylemeyin duymasın
O kadar körpe ki kalbi
Bilmiyor yitirmeyi
Söylemeyin bu akşam
Sevdiğim ağlamasın

Nihat Behram

20 Şubat 2014 Perşembe

Nurettin Rençber 'den Ay Düşünce

Ay düşünce denize
Seni hatırlarım.
İnce ince yağan yağmur,
İskeleye yanaşan vapur
Haydarpaşa garı
Seni hatırlarım.

Ay düşünce denize
Kalbim çarpar, telaşlı
Bir kuş olur, siyahlar içinde bir kadın
Ve yakasında ipiri kırmızı bir gül
Seni hatırlarım.

Ay düşünce denize
Söylenmemiş sessiz
Bir şarkıydım, tozup
Giden bir ilk kar
Solgun begonya
Kalkmak üzere bir tren
Seni hatırlarım...

Nurettin Rençber'den Yaz Yağmuru

yaz yağmuru kadar kısa bir zamanda
pervasız bir aşkla sevdik birbirimizi
ıssız sokaklarda yorgun caddelerde
hep gizledik ışıldayan yüzlerimizi

yolumuz ayrılsa bile
izimiz kaybolsa bile
can bedenden çıksa bile
artık seni unutamam.

tenim akıbette bir gün düşer toprağa
bu aşk emanettir gülüm bilesin sana
doldur da içeyim zehri ben kana kana
yaralarım şifa bulsun senin elinden

yolumuz ayrılsa bile
izimiz kaybolsa bile
can bedenden çıksa bile
artık seni unutamam.

yolumuz ayrılsa bile
yaz yağmuru dinse bile
can bedenden çıksa bile
artık seni unutamam.

27 Ocak 2014 Pazartesi

Fikret Kızılok'dan Zaman Zaman

Bir gün olsun unutunca
Dışımda kalıyorsun
Oysa seni düşününce
İçime sığmıyorsun

Zaman zaman o zaman
Zaman zaman o zaman

Gözlerimi kapatınca
Yanımda oluyorsun
Seni öpsem,seni okşasam
Farkına varmıyorsun
Hergün akşam oluşunda
Kadehime doluyorsun
Yudum yudum, damla damla
Düşüncem oluyorsun
Sigaramın dumanında
Dudağıma konuyorsun
Her nefeste derin derin
İçime doluyorsun

Zaman zaman o zaman
Zaman zaman o zaman